Yeni Şafak’tan yeni öneri: Zenginlere ‘aktif vergi’

Yeni Şafak gazetesi bugün manşetinden verdiği haberde, ilginç bir teklifte bulundu. Haberde, “Gelir İdaresi Başkanlığı’nın önünde duran 2023 beyannameleri üzerinden alınacak vergilere ek olarak tahsil edilecek yüzde 0,5-1’lik bir vergi hem asrın felaketinin yükünü önemli miktarda hafifletir hem de Hazine’yi daha fazla borçlanmaktan kurtarır” ifadeleri kullanıldı. Türkiye’deki ekonomik krizin sorumlusu olarak pandemi, depremler ve Ukrayna-Rusya savaşı gösterilen haberde, “Pandemi, 6 Şubat 2023 depremleri ve savaşın tetiklediği küresel krizin ekonomiye etkilerini azaltmak için zenginden bir defaya mahsus ‘aktif vergisi’ alınsın” denildi. Yapılacak düzenleme ile küçük mükellefin kapsam dışı bırakılması kaydedilirken, son olarak 1994 yılında DYP-SHP koalisyon hükümetinin çıkarttığı Ekonomik Denge Vergisi benzeri düzenlemede “öz kaynaklarıyla yatırım yapan cezalandırılmasın” ifadeleri kullanıldı.

Haberde, Kahramanmaraş merkezli depremlerin faturasının sanılandan daha büyük olduğu belirtilirken, “Türkiye’de yüzlerce holding var. Bu holdinglere bağlı iştirakler ile yönetimindeki şahıslara ait yüksek varlıklar dikkat çekiyor. Kişi ve kurumların belli bir seviyenin üzerinde varlığından vereceği yüzde 1’lik katkıyla Türkiye, depremin ağır yükünü kolayca omuzlayabilir” denildi. Dünyadan örnekleri sıralayan Yeni Şafak gazetesi, Türkiye’de dolar milyoneri 44 bin kişi, 18 de dolan milyarderi olduğunun altı çizildi.

SÖZCÜ KÖŞESİNE TAŞIDI

Öte yandan Sözcü gazetesi yazarı Nedim Türkmen de konuyu bugünkü köşesine taşıdı. Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından görüş ve önerilerini almak üzere iş dünyası ile paylaşılan metinde yer alan bazı istisnalar ile ilgili düzenlemelerin ana hatlarını paylaşan Türkmen, şunları yazdı:

“Son bir aydır, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından hazırlanan vergi paketini tartışıyoruz. Tartışmaya, Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından hazırlanan 104 sayfalık metin ile başladık. Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından hazırlanan ve mevzuat değişiklikleri öneren taslak metin, iktidarın süzgecinden geçtikten sonra geçen hafta iş dünyası ile paylaşıldı. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın taslak çalışmasında yer alan çok önemli düzenlemelerin kırpıldığını ve Meclis’e sunulacak yasa teklifinde yer almayacağını söyleyelim. Kırpılan ve bana göre Türk vergi sisteminde adaletin sağlanması için gereken basit usulde vergilendirmenin kaldırılması ile Özel Gider (Harcama) Bildirimi yoluyla harcama ile gelirin kıyaslanarak tarhiyat yapılması uygulamasının yasa teklifinde yer almaması, vergi sistemimizde “aynı tas aynı hamam” anlayışının devam edeceğini gösteriyor.

Bugün sizlerle, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından görüş ve önerilerini almak üzere iş dünyası ile paylaşılan metinde yer alan bazı istisnalar ile ilgili düzenlemelerin ana hatlarını paylaşacağım.

1) Hisse senedi ve ortaklık payları alım-satım kazanç istisnasında süre 2 yıldan 5 yıla çıkartılıyor.

Borsa İstanbul’da işlem görmeyen tam mükellef kurumlara ait olan ve 2 yıldan fazla süreyle elde tutulan hisse senetlerinin elden çıkarılmasından doğan kazançlara yönelik Gelir Vergisi istisnasındaki 2 yıllık elde tutma süresi, istisnadan yararlanmak için 5 yıla çıkartılacak. Bu istisna kapsamına limited şirket ortaklık paylarından doğan kazançlar da (limited şirket payları vb.) dahil edilecek. Ne zaman satılırsa satılsın vergiye tabi olan limited şirket paylarının, istisna kapsamına alınmasının Türkiye’de 31.12.2023 tarihi itibarıyla 936.168 adet limited şirket olduğu dikkate alındığında geniş bir ortak kitlesini mutlu edeceğini söyleyelim.

Bu düzenleme ile yaklaşık 300 milyon TL ilave vergi alınabilir.

2) İştirak hissesi satış kazancı istisna oranı %75’ten %25’e iniyor.

Kurumların aktiflerinde iki yıldan fazla bulunan iştirak hisselerinin satış veya devirlerinde uygulanan istisna, yeni iktisap edilen iştirak hisseleri ile ilgili olarak kaldırılıyor, ayrıca mevcut hisselerin sonraki dönemlerde satışında ise istisna oranı %75’ten %25’e indirilecek.

Bu düzenleme ile 2024 yılında istisnanın kısıtlanması nedeniyle 15 milyar TL ilave Kurumlar Vergisi hedefi konulmuş.

3) Gayrimenkul yatırım fon ve ortaklarına tanınan istisna sınırlandırılıyor.

Gayrimenkul satış ve kiralama işlemlerinin vergi dışı bırakılmasına neden olması ve bu alandaki yatırımların bu teşekküllere kaymasından dolayı, GYO ve GYF’ler dahil tüm fon ve ortaklıkların sahip oldukları gayrimenkullerden elde etikleri kazançlarının %50’sinin dağıtılma şartına bağlı olarak istisnanın devamı ancak gayrimenkullerden elde edilen kazançlar dolayısıyla Asgari Kurumlar Vergisi ödenmesine ilişkin düzenleme öneriliyor.

Bu düzenlemenin yılda 20 milyar TL’nin üzerinde ilave vergi geliri sağlaması hedefleniyor.

4) Serbest bölge istisnası ihracat gelirleri ile sınırlandırılıyor.

Serbest bölgelerde faaliyet gösteren kurumların münhasıran ihracattan elde ettikleri kazançlara tanınan istisna devam edecek fakat yurt içine yapılan satışlardan elde edilen kazançlara tanınan istisna kaldırılacak.

Bu düzenlemenin yıllık gelir etkisinin 17 milyar TL olması hedefleniyor.

5) Yap-işlet-devret modeli ile kamu özel işbirliği projeleri kapsamında elde edilen kazançlara %25 değil, %30 oranında Kurumlar Vergisi uygulanacak.

3996 ve 6428 sayılı Kanunlar kapsamında; yap-işlet-devret modeli çerçevesinde kamu özel sektör işbirliği modeli ile tesis yaptırılması, yenilenmesi ve hizmet alınması esasları dahilinde faaliyet gösteren kurumların bu faaliyetlerinden elde ettikleri kazançlar için Kurumlar Vergisi oranı %25’ten %30’a çıkarılacak.

Bu düzenlemenin yap-işlet-devret ve kamu özel işbirliği projeleri kapsamında 2046 yılına kadar ödenecek yıllık tutarlar nedeniyle kamuoyunun baskısını azaltmak ve şirin görünmek için yapıldığı aşikar. Şöyle ki, Türkiye’de bu projeler kapsamında faaliyette bulunan 44 mükellef var. Bunların sadece 7’si 2023 yılında 12.6 milyar TL matrah beyan etmiş ve bu tutar üzerinden 2.8 milyar TL Kurumlar Vergisi tahakkuk ettirmiş. Sıkı durun. Bu projeler kapsamında faaliyette bulunan diğer 37 mükellef hiç matrah beyan etmemiş. Demek ki projeler para kazandırmıyor!

Yapılacak düzenleme ile kurumlar vergisi oranının %25’ten %30’a çıkartılmasının Kurumlar Vergisi’ne etkisinin sadece 557 milyon TL olarak hesaplanması, “bu şirketler ayrıcalıklı değil, bakın genel oran %25 iken onlara %30 olarak uyguluyoruz” demek için.

Geçen yıl indirim, istisna ve muafiyet yoluyla alınmayan 1 trilyon 476 milyar TL vergi ile bu yıl bütçede gerçekleşmesi hedeflenen 2 trilyon 200 milyar TL vazgeçilecek vergi tutarını azaltmak için yapılacak düzenlemeler ile sağlanacak ilave vergi gelirlerinin, vazgeçilen vergilerin %5’ini bile bulmaması, Türkiye’de indirim, istisna ve muafiyetin kaldırılmasının o kadar kolay olmadığını göstermektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir