İmamoğlu’ndan Atatürk’süz Hutbe Tepkisi: “Bu Millet Onlara Hak Ettikleri Cevabı Demokrasi Yoluyla Verecek”

Posted by

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın “Vatan millet sevdasıyla nice yüzyıllara” başlıklı cuma hutbesinde Atatürk’e yer vermemesine tepki gösterdi. İmamoğlu, “İçinde Mustafa Kemal Atatürk’ü anmamak ve Cumhuriyet’le beraber onu paylaşmamak fikrini ortaya koyan bir aklın, bir zihnin gerçekten bu ülkeye faydası yok. ‘Mış’ gibi yapılmaz. Cumhuriyet’in değerlerini yaşayacaksınız. Onun özgürlüğüyle, onun verdiği eşitlikle hep birlikte var olacağız… Geliştirelim, konuşalım, tartışalım… Ama geçmişi yok sayarak bu güzel Atatürk’ü, bu güzel Cumhuriyet’i anlatmayı, sıkıntıyla ifade etme içerisinde olup topluma da şirin gözükmek adına ‘mış’ gibi yapanları tekrar altını çiziyorum; üzüntüyle ama bir yanıyla da gülerek izliyorum. Bu millet onlara sırası geldiğinde hak ettikleri cevabı demokrasi yoluyla verecek. Bundan adım gibi eminim” dedi.

İBB İstanbul Vakfı kız çocuklarına yol arkadaşı olmak için 2021 yılında çıktığı yolda yeni bir buluşmaya daha imza attı. İlki 2022’de düzenlenen “Büyütülen Hayallerle Cumhuriyet ve Kadın” etkinliğinin ikincisi Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda gerçekleştirildi. Etkinliğe İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, projesi öncüsü Dr. Dilek Kaya İmamoğlu, İBB İstanbul Vakfı Genel Müdürü Perihan Yücel, kadın hakları konusunda çalışmalar yapan, akademisyen, sivil toplum kuruluşları ve dernekler katıldı.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, ritim gösterisi ve farklı yörelerden dans seçkileriyle başlayan etkinlikte bir konuşma yaptı. İmamoğlu’nun, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın “Vatan millet sevdasıyla nice yüzyıllara” başlıklı cuma hutbesinde Atatürk’e yer vermemesini de eleştirdiği konuşması satır başlarıyla şöyle:

“VARLIĞIMIZI SÜRDÜRÜYORSAK BUNU CUMHURİYET’İN ATTIĞI SAĞLAM TEMELE BORÇLUYUZ: Cumhuriyet ile çok büyük kazanımlar elde ettik. Hiçbir kişinin, grubun, zümrenin üstün olmadığı eşit bireyler haline geldik. Özgürlüğümüzü, bağımsızlığımızı kazandık. Ulus olma bilincine ulaştık, kendi kendimizi yönetme gücümüzü, egemenliğimizi elde ettik. Cumhuriyet eğitimden üretime, teknolojiden kültür ve sanata, ulaşımdan sağlığa, hukuktan demokrasiye hemen her alanda büyük bir atılımı da beraberinde getirdi. Eğitimin ışığı Anadolu’yu en ücra köşelerine kadar aydınlattı, tarımda kara sabandan çağdaş üretim tekniklerine geçildi, hastalıktan kırılan bir halka sağlık hizmetleri ulaştı, yollar, fabrikalar açıldı. Birbiri ardına hayata geçirilen inkılaplarla çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri sağlam bir şekilde atıldı. Bugün çatışmalarla, savaşlarla çevrili bir coğrafyada istikrar abidesi bir Cumhuriyet olarak varlığımızı sürdürüyorsak bunu Cumhuriyet’in attığı sağlam temele borçluyuz.

HALİDE EDİP ADIVARLARIN, ERZURUMLU KARA FATMALARIN…: Halide Edip Adıvarların, Erzurumlu Kara Fatmaların, ayın altında kağnılarla cepheye mermi taşıyan kahraman kadınların özverileri, mücadeleleri asla unutulmayacaktır. Türkiye Cumhuriyeti, Afife Jale, Safiye Ali, Süreyya Ağaoğlu, Remziye Hisar, Semiha Berksoy gibi öncü kadınların açtığı yolda ilerleyen çağdaş, üretken, güçlü kadınların çok değerli katkılarıyla ilerlemiş, gelişmiştir.

CUMHURİYET KAZANIMLARINDAN ASLA VAZGEÇMEYECEĞİZ: Türkiye Cumhuriyeti uluslararası müsabakalarda bayrağımızı göklere çeken kadın sporcularımızın, uluslararası festivallerden ödülle dönen kadın sanatçılarımızın, vatan için gerektiğinde canını ortaya koyan kadın polis ve askerlerimizin, kadın öğretmenlerimizin, doktorlarımızın, avukatlarımızın ve özellikle İstanbul Büyükşehir Belediyemizin 16 milyon İstanbulluya hizmet sunan kadın çalışan ve yöneticilerin, 100 yaşındaki Cumhuriyetimize geçmişten bugün katkı sağlayan herkesin en büyük hazinesidir. Bu hazineyi sonsuza kadar koruyacak Cumhuriyet kazanımlarımızdan da asla vazgeçmeyeceğiz. Mustafa Kemal Atatürk’ün izinde, aklın ve bilimin ışığında yürüyerek güzel ülkemizi daha aydınlık bir geleceğe hep birlikte ulaştıracağız. Türkiye Cumhuriyeti’ni bizlere armağan eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve mücadele arkadaşlarını, aziz şehitlerimizi ve kahraman gazilerimizi rahmetle, minnetle, özlemle anıyorum.

BELLİ BİR KESİMİN ÜSTÜN OLDUĞUNU İFADE EDENLER VAR İSE HER BİRİNİ BERTARAF EDECEĞİZ: Bugün bir arada olmamızı, birbirimizi hissetmemizin 100 yıl önce atılmış olan bu kıymetli temel ile var olduğunu lütfen bilelim. Bu ülkede farklılıklarımızla çeşitli etnik köken ve dilleri temsil eden topluluklar olarak muazzam bir millete, muazzam bir ulusa dönüştük. Bunu korumak, geliştirmek hepimizin sorumluluğu. Dönem dönem ayrılıkçı anlayışlar veya bu birlik ve beraberliğimize kötü ve olumsuz duyguları katarak sanki belli bir bölümün, belli bir kesimin üstün olduğunu ya da belli bir kesimin daha aşağıda olduğunu ifade eden hangi husus var ise hep birlikte o duyguların her birini bertaraf edeceğiz. ve daha temiz, daha berrak, daha eşitlikçi bir döneme hep birlikte adım atacağız.

HAKKI TESLİM ETMEK 86 MİLYONUN BOYNUNUN BORCUDUR: O yokluk döneminde bize dünyada Cumhuriyeti ve demokrasiyi daha henüz eline, diline, önüne, bir kağıda, bir deftere yazmamış olan bir dünya var iken; cesur bir kararla devrimci bir ruhla bize bunu emanet eden Mustafa Kemal Atatürk’e o kararlılığı gösteren o insana minnet duymak gerçekten borcumuz. O gün, kuruluşu anında eksikleri olabilir, bazı hususlar ihmal edilmiş olabilir bunu tamamlamak hepimizin boynunun borcu. Ama bir gerçeği, bir asaleti, bir kararlılığı, hakkını o insana teslim etmek de o günden bugüne büyüyen 86 milyon insanı yani Türkiye Cumhuriyeti evlatlarının boynunun borcudur diye düşünüyorum. Bu bağlamda birbirimizi anlamayı, tarihimizi idrak etmeyi ve geleceğe dair birleşmenin unsurlarını önümüze koyarak kazanımlarımızı önümüze dizerek eksik kalan taraflarını da belirleyerek yol yürümeyi, kararlılıkla tercih etmeliyiz. Geçmişi yok sayan Mustafa Kemal Atatürk’ü anmaktan imtina eden kim var ise onları üzülerek izliyorum. Üzülerek takip ediyorum.

ATATÜRK’Ü ANMAMANIN VE ONU CUMHURİYETLE BİRLİKTE PAYLAŞMAMANIN BU ÜLKEYE FAYDASI YOK: Bugün Cumhuriyet’in ne kadar değerli olduğunu tarifleyen bir hutbe dinledik. İçinde Mustafa Kemal Atatürk’ü anmamak ve Cumhuriyet’le beraber onu paylaşmamak fikrini ortaya koyan bir aklın, bir zihnin gerçekten bu ülkeye faydası yok. ‘Mış’ gibi yapılmaz. Cumhuriyet’in değerlerini yaşayacaksınız. Onun özgürlüğüyle, onun verdiği eşitlikle hep birlikte var olacağız. Biliniz ki o Cumhuriyet, o demokrasi olmasaydı ben de burada sizlere hitap ediyor olamazdım. Gönlümüzle bugün belki de burada bu süreci dinleyebilecek, özgürlüğü ve ortamı sağlayamıyor olacaktınız. O bakımdan geliştirelim, konuşalım, tartışalım… O bakımdan biz bu görevleri üstümüze alalım. En iyisiyle, en layıkıyla çağdaş bir düşünceyi, çağdaş bir ortamı ülkemize kazandıralım. Ama geçmişi yok sayarak bu güzel Atatürk’ü, bu güzel Cumhuriyet’i anlatmayı, sıkıntıyla ifade etme içerisinde olup topluma da şirin gözükmek adına ‘mış’ gibi yapanları tekrar altını çiziyorum; üzüntüyle ama bir yanıyla da gülerek izliyorum. Bu millet onlara sırası geldiğinde hak ettikleri cevabı demokrasi yoluyla verecek. Bundan adım gibi eminim.

TÜM ÖMRÜNÜ BU MİLLETE DAHA GÜZEL BİR GELECEK SAĞLAMAK İÇİN ADAMIŞ İNSANA BU HAKSIZLIĞIN YAPILMASINA DAYANAMIYORUM: Dün eşimle birlikte Atatürk filmini izledim. Çok duyguluydu. Olağanüstü bir mücadeleyle ailesini, yuvasını, yuva kurmayı, çocuklarının olmasını düşünmeden, hayatını adamış ve sadece benden 5 yaş büyükken, 57 yaşında hayatını kaybetmiş; tüm ömrünü bu insanlara bu millete daha güzel bir geleceğe ulaşması adına adamış; çoluğuna çocuğuna ve geleceğine bir servet değil, milletine bir servet bırakmak için mücadele vermiş insana bu haksızlığın yapılmasına ben dayanamıyorum.”

DR. DİLEK İMAMOĞLU: CUMHURİYET’LE BİRLİKTE KAZANDIĞIMIZ HAKLARI KONUŞACAĞIZ

Dr. Dilek Kaya İmamoğlu da toplantının açılışında yaptığı konuşmada şunları dile getirdi:

“Birbirinden kıymetli konuşmacılarımızla; bizim, biz kadınların Cumhuriyet’le birlikte elde ettiği hakları ve bu haklarımızı nasıl daha da geliştirebileceğimizi değerlendireceğiz. 1923’ten bu yana kazandığımız hukuki avantajları, ikinci yüzyılda kadınlara yönelik kanuni açıdan atılması gereken adımları konuşacağız. Kadınların ikinci yüzyılda hayatın her alanında daha fazla görünür ve başarılı olabilmesi için hep birlikte verilmesi gereken mücadeleleri anlatacağız. Cumhuriyetimizin eğitim alanına getirdiği reformlardan, kız çocuklarının ve kadınların teknoloji alanında çok daha başarılı olabilmeleri için yapılabileceklerden, kadınların spor alanında kazandığı başarıların ikinci yüzyılda daha da artarak devam edebilmeleri için sağlanması gereken imkanlardan söz edeceğiz.

BİR GECE APANSIZ, BİR TORBA KANUNUN İÇİNDE ORTADAN KALDIRILABİLİYOR: Ülkemizde son dönemlerde yaşananlara baktığımızda, bu sürecin zorlu ve çetin olduğunu görüyoruz. ve de biz kadınlara düşen görev de çok büyük. Çünkü Cumhuriyet rejiminde doğmuş, eşit ve onurlu vatandaş olarak hakkımız olan özgürlüklerimiz her geçen gün birer birer elimizden alınmak isteniyor. Eşitlik, adalet, özgürlük başta olmak üzere, Cumhuriyet ve Demokrasi yoluyla elde etmiş olduğumuz haklarımız yok edilmek isteniyor. Üstelik bunu yapanlar, sanki bizlere daha ileri bir demokrasi sunuyormuş gibi hakikat ötesi algı kampanyaları da yürütüyorlar. Diğer bütün kazanımlarımıza ilişkin her geçen gün artan tehditler bir yana, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda bırakın yüz yılı, çok daha gerilere doğru savruluyoruz. Haklarımız kanunlarla hukuki güvence altına alınmış gibi dursa da son yıllardaki tecrübelerimiz bunun yeterli olmadığını gösteriyor. Zira bir gece apansız, bir torba kanunun içinde ortadan kaldırılabiliyor.

YÜKSEK SESLE TEPKİMİZİ ORTAYA KOYABİLMELİYİZ: Edindiğimiz kazanımlara toplumsal olarak da sahip çıkmalı, bu kazanımları her platformda var gücümüzle savunmalıyız. Özellikle kadınlara ve kız çocuklarına ilişkin herhangi bir tehdit geliştiğinde hızla ve yüksek sesle tepkimizi ortaya koyabilmeliyiz. Böylesi bir mücadele de ancak birlik olursak, tek yürek olursak sonuç alabilmemiz mümkün olur. Kız çocuklarımızın ve kadınlarımızın geleceği için din, dil, ırk, yaşam biçimi fark etmeksizin hep birlikte mücadele edersek, Atatürk’ün bize bıraktığı en değerli mirası, Cumhuriyeti gelecek kuşaklara ulaştırabiliriz. Bu ülkenin eşit, özgür ve onurlu vatandaşları olarak haklarımızı birlikte savunabilirsek, geleceğimiz için ilkeli bir duruş sergileyebilirsek sonuç alabiliriz.

DEĞERLERİ İYİ ANLATMALIYIZ: Nasıl mı yapacağız bunu? Tabii ki eğitimle…  Milli mücadele ve Cumhuriyet’in ilanıyla kazanmış olduğumuz, çok partili siyasi hayata geçişimiz ve ardından yapılan mücadelelerle sahip olduğumuz demokratik haklarımızı, anayasanın ve hukukun bizlere sağladığı özgürlükleri, en başta da toplumsal cinsiyet eşitliğini ve bu eşitliğin ülkemize, vatandaşımızın hayatına katacağı değerleri iyi anlatmalıyız…

AMA BENİM DE ÇOK BÜYÜK UMUDUM VAR: Önümüzde çok büyük engeller var ve dahasını da çıkaracaklar. Haklarımıza, özgürlüklerimize ve hayat görüşümüze müdahaleye devam edecekler. Ama benim de çok büyük umudum var. Çünkü biz, dünyaya ilham kaynağı olmuş büyük bir bağımsızlık mücadelesinden galip çıkmış bir milletiz. Pek çok devrimi yıldırım hızıyla hayat geçirmiş ve özümsemiş bir ulusuz. Kadınlara seçme ve seçilme hakkını birçok Avrupa ülkesinden daha önce kazanmış bir milletiz.

CUMHURİYET KAZANIMLARIMIZDAN ASLA VAZGEÇMEYECEĞİZ: İnanıyorum ki ilk yüzyılında çözemediğimiz pek çok sorunu da ikinci yüzyılımızda çözeceğiz. Bizi bölen kutuplaşmaya son verecek, toplumsal barışı da inşa ederek bu ülkede bir arada yaşama iradesini hayata geçireceğiz. Bu topraklarda yaşayan her kökenden, her kültürden ve inançtan yurttaşımız uzlaşma kültürüne sahip çıkacak, özgür, mutlu ve eşit haklarla yaşayacak. Bu hayalin motor gücü kadınlar olacak, liderliğini kadınlar yapacak. Çünkü; toplumda üretkenliğin, uzlaşmanın ve aklı selimin sembolü olmuş biz kadınlar, haklarımıza dört elle sarılacağız. Cumhuriyet kazanımlarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz.

YÜZ YILDIR ‘YAŞASIN CUMHURİYET’ DİYEREK GELDİK: Kendimizin, annemizin, kız kardeşimizin ve kızlarımızın hakkı için, eşitlik ve adalet için mücadele etmeye devam edeceğiz. Yüz yıldır ‘Yaşasın Cumhuriyet’ diyerek geldik ve haklarımızı kazandık. Bundan sonra da “Yaşasın Cumhuriyet” diye haykırmaya devam edeceğiz ve haklarımızdan asla geri adım atmayacağız. Daha nice yüz yıllara bin yıllara diliyorum. Hepimizin Cumhuriyet Bayramı Kutlu olsun.”

İmamoğlu çiftinin ardından sırasıyla; Yazar Ayşe Kulin, Avukat Nazan Moroğlu, Sosyal Girişimci-KızCode Kurucusu Müjde Esin ile Haber Spikeri- Gazeteci Ece Üner salonu dolduran katılımcılara, kadınların Cumhuriyet kazanımlarıyla ilgili kesitler sundukları konuşmalarını gerçekleştirdi. Etkinlik A Capella Koro’nun muhteşem performansıyla son buldu.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir