Nurdoğan ARSLAN ERGÜN
Türkiye deri ve deri mamulleri sektörü, ihracatta alarm vermeye devam ediyor. 2023 yılını yüzde 9.5’lik ihracat kaybı ile kapatan sektörde, bu yılın ilk 3 ayında da yüzde 28’i aşan bir kayıp yaşandı. İlk 3 ayda en fazla kayıp veren alan ise yüzde 35 ile deri konfeksiyon oldu.
Saraciyede yüzde 31, ayakkabıda ise yüzde 28’lik bir ihracat düşüşü dikkat çekti. Sektördeki temel sorunlardan biri de iç piyasada Uzak Doğu ürünlerinin hızla artması. İstanbul Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği (İDMİB) Başkanı Güven Karaca, ihracat kaybının devam edeceğine dikkat çekerek, “Yıla yüzde 10 büyüme hedefiyle başladık ama bu yıl 2023 rakamlarını yakalamamız bile mucize olur. Fuarlarda kuru 40 TL’ye sabitledik yine de iş alamadık” dedi.
Son 2 yılda sektördeki kaybın 1 milyar dolar seviyelerinde olduğunu açıklayan Karaca, “2024 yılını yüzde 15-20 düşüşle kapatacağımızı düşünüyoruz” diye konuştu. Yükselen maliyetlerin ve fiyatların hem iç piyasada hem de ihracat pazarlarında üreticileri zor durumda bıraktığını söyleyen Karaca, “Ekonomi yönetimi rasyonel adımlar atıyor ama bu süreçte ihracatçı unutuldu. Enflasyonla mücadele bir takım oyunu. Takımın en iyi oyuncusu yedek kulübesinde bekletilerek maç kazanılmaz” yorumunu yaptı.
“Kur 60 TL olsun demiyoruz ama…”
2024 yılının ilk çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 30’a varan bir düşüş yaşandığına dikkat çeken Karaca, bu düşüşte Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik şartların, dünyada yaşanan resesyonun ve bazı ülkelerdeki savaş sürecinin etkili olduğunu söyledi. Karaca, “Türkiye’de son dönemler seçim süreçleri ile geçti. Yüksek enflasyonla mücadele devam ediyor. Kurlar da uzun süredir benzer seviyelerde. Bu seviyeler Türk ihracatçısının rekabet şansını azaltıyor.
TL maliyetlerimiz giderek yükseliyor. Özellikle işçilik ve enerji maliyetlerimiz rakip ülkelere göre yüksek kalmaya başladı. Faizler de her geçen gün yükselişte. Yüksek faiz ortamında da ticaret yapmak, yatırım yapmak giderek zorlaşıyor” dedi. Sürekli ‘yüksek enflasyon, düşük kur’ söylemlerinin dile getirildiğini kaydeden Karaca, “Kur 60 TL olsun demiyoruz ama politikaların yeniden oluşturulması gerektiği de artık aşikar” diye konuştu.
“Sektörlere göre elbise dikilsin”
Bu noktada da teşvik politikalarının sıfırdan oluşturulma sı gerektiğini vurgulayan Güven Karaca, şöyle devam etti: “Bir firma, istihdamı artırıyor mu? Cirosu yükseliyor mu? İhracatını artırıyor mu? Bu üç kriter dikkate alınarak ona göre teşvik verilmeli. Devletten ucuz para istemiyoruz sadece şirketlere ya da sektörlere göre elbise dikilsin. Bugün ekonomi konuşmaktan iş yapamaz hale geldik.”
“26 sektörün 13’ü düşüşte, bu nasıl artış?”
Türkiye ihracatının 2023’ü yükselişle kapattığını hatırlatan Güven Karaca, “İhracata toplam üzerinden bakmak yanlış bir değerlendirme yapmamıza neden oluyor. Bakıldığında ihracat artıyor mu? Evet, yılsonunda yüzde 0,5 artmış. Sektörel olarak bakıldığında ise 13 sektörde artmış, 13 sektörde azalmış. Azalan sektör lere baktığımızda; hazır giyim, deri ve deri mamulleri, tekstil ve ham maddeleri gibi sektörler.
Artanlar ise mücevher, zeytinyağı, makine-teçhizat, havacılık, gıda gibi sektörler. Dolayısıyla biz, ‘yıl sonu itibarıyla ihracat iyi gitti’ diyemeyiz” değerlendirmesini yaptı. İhracatı düşen sektörleri ‘Türkiye’nin istihdam fabrikaları’ olarak aktaran Karaca, “Her geçen gün ihracatı düşen sektörlerde çalışan insan kaynağını da kaybediyoruz. Bu geriye gidişi görmemiz gerekiyor” dedi.
Malezya üzerinden ülkemize ‘illegal ithalat otobanı’ oluşturuldu
İç piyasadaki oyuncuların özellikle Uzak Doğu’dan ithalata yöneldiğini dile getiren Güven Karaca, “Perakendeciler için artık Çin’den ürün almak daha avantajlı hale geldi. Ek ithalat vergileri uygulanmasına rağmen, iç piyasadaki ürünlerden daha uyguna geliyor. Başka bir sıkıntı da imzalanan Serbest Ticaret Anlaşmaları (STA). Bazı perakendeciler bu konuda ‘yan yolları’ izliyor. Perakendeci ürünü Çin’den direkt getireceğine, menşeini değiştirerek vergi hırsızlığı yapıyor. Çin’den aldığı ürünü, STA imzaladığımız Malezya üzerinden ülkemize sokuyor” dedi.
“Dünyanın en zengini çantacı, hala umut var”
Deri ve deri mamulleri sektörünün yaşadığı kan kaybına rağmen sektörden çıkışlar olmadığını söyleyen Güven Karaca, “Bugün baktığımızda dünyanın en zengini Louis Vuitton’ın sahibi yani çantacı. Dolayısıyla ben arkadaşlarıma da söylüyorum; hala bu sektörde umut var. O nedenle her şeye rağmen agresif pazarlamaya devam ediyoruz. Bugün çılgın olma zamanı. Koşullara göre pozisyon almak için agresif pazarlamaya devam” diye konuştu.
“Varlık Fonu, marka satın alsın”
Deri ve deri mamulleri sektörünün ihracat birim fiyatı olarak Türkiye ortalamasının 10 katı üzerinde olduğunu söyleyen Güven Karaca, “Katma değer anlamında bizde sıkıntı yok, ihracat kg birim fiyat ortalamamız 11 dolar. Asıl sorun ülke olarak marka yaratmıyor olmamızda. Varlık Fonu’nun satılan dünya markalarını satın alıp Türkiyeleştirmesi gerekiyor” dedi.